Kemal Kılıçdaroğlu, uzun yıllar boyunca adalet, hak ve hukuk mücadelesinin simgelerinden biri olarak Türk siyasetinde önemli bir yer edindi. Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği “Adalet Yürüyüşü”, yalnızca Türkiye değil, dünya genelinde de ses getirdi. Onun liderliğinde, özellikle demokrasi, insan hakları ve adalet kavramları daha geniş kitlelere taşındı. Ancak bugün geldiğimiz noktada, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık görevinden ayrılmasının ardından oluşan sessizlik ve pasiflik düşündürücü bir tablo sunuyor. Sorulması gereken sorular net: CHP’ye yıllarını vermiş, Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde mevki ve makam sahibi olanlar nerede? Belediye başkanları, ilçe örgütleri, kadın ve gençlik kolları neden bu süreçte bir araya gelmiyor? Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı döneminde savunulan değerler ne oldu? Neden bu dönemde, “tek yumruk” bir duruş sergilenmiyor?
Sosyal medyada veya ekranlarda “solculuk” yaparak kendini ifade edenlerin, pratikte bir duruş sergilememesi ise ayrı bir ironi. Belediye başkanlarına kayyum atandığında nöbet tutanlar, adalet için yürüyenlere destek verenler, şimdi neden sessiz? Bu sessizlik, parti içindeki bir bölünmüşlüğün mü, yoksa ideallerin giderek zayıfladığının mı göstergesi?
Belki de asıl sorun, güç zehirlenmesinde yatıyor. Bugün sahip olunan belediyeler, makamlar ve mevkiiler, temel değerlerin önüne geçmiş olabilir mi? Eğer bir ilçe teşkilatı, hatta birden fazla ilçe teşkilatı, liderlik için yapılan bir çağrıyı görmezden geliyorsa, bu sadece Kılıçdaroğlu’na değil, temsil ettiği ilkelere de saygısızlık anlamına gelir. Ankara’ya destek için neden bir organizasyon yapılmadı? Neden ilçelerden araçlar kalkmadı? Neden Kartal’dan ya da başka bir ilçeden bir kişi dahi liderlerine destek için yola çıkmadı? Bu sorular, yalnızca Kılıçdaroğlu’na değil, aynı zamanda CHP’nin geleceğine yönelik derin endişeleri de beraberinde getiriyor. Kılıçdaroğlu’nun hataları elbette olabilir. Ama bir liderin hatalarını tartışırken, onun temsil ettiği mücadeleye ve değerlerine sırt çevirmek doğru bir yaklaşım mıdır? Bugün yaşananlar, yalnızca CHP için değil, ülkemizin demokrasi geleceği için de önemli bir sınavdır. Bu sınavdan nasıl bir sonuç çıkacağı ise yalnızca Kılıçdaroğlu’na değil, CHP’nin her bir üyesine ve destekçisine bağlıdır. Artık herkesin şu soruyu kendine sorması gerekiyor: “CHP’nin çatısı mı çatladı, yoksa idealler mi unutuldu?” Eğer bir çatlak varsa, bu çatlağı tamir etmek, partiyi yeniden ayağa kaldırmak ve liderlerine sahip çıkmak için şimdi değilse ne zaman?